Kombucha Tarihi
Kombucha Tarihi
Bilim insanları bugüne kadar birçok araştırmaya konu olan Kombucha’nın nasıl
bulunduğuna dair çeşitli tezler ortaya koymuşlardır. Sağlık için 2000 yıldan fazla bir
süredir kullanılan ve geçmişten günümüze kadar taşınabilmiş fermente, simbiotik bir
çaydır. Arkeolojik çalışmalarda, kil kaplarda tespit edilen, fermantasyonun ilk kanıtları 9
yıldan daha eski dönemlere aittir. Kanıtlar, dünyanın çeşitli yerlerinde pratikte
koruma fermantasyonuna işaret ediyor.
Kombucha’nın kökeni ile ilgili günümüze taşınmış en bilinen teori, binlerce yıl
öncesine Çin'deki Qin Hanedanlığı'na (MÖ 221) dayanmaktadır. Kombucha'yı uzun
ve sağlıklı yaşam için ilk yapan ve içen Çin İmparatoru Qin Shi Huangdi olduğu
söyleniyor.
Geleneksel Çin tıbbının, neredeyse doğadaki her bitkiden ilaç elde ettiğini
düşünürsek, çay ve fermantasyonun da bu coğrafyadaki popülaritesi ile
Kombucha’nın faydalarını da ilk keşfedenler olduğu tezi oldukça geçerli oluyor.
"Kombu-cha" isminin gerçek kökeni Japonca olabilir.
Japonya'da kombucha çayına kōcha kinoko yani "kırmızı çay" denir. Kombu, sıcak
suda demlenen ve çay olarak tüketilen kahverengi bir deniz yosunudur,
kombu-cha "deniz yosunu çayı" olarak tercüme edilir. Kombucha’da oluşan
kahverengi maya şeritlerinin kahverengi deniz yosunununa benzerliği düşünülürse,
tıpkı "mantar" kelimesinin SCOBY için bir uygunluk terimi olması gibi, belki de
Kombu, mayaya atıfta bulunan bir uygunluk terimi dir. "cha" kelimesi de çay
anlamına geldiği için Kombu-cha bu şekilde ismini almış olabilir.
Bir diğer teori ise, M.S. 414 yılında Japonya’da ölüm döşeğindeki İmparator In-
giyō’nun hastalığı için çare bulunamamaktadır ve Silla krallığından (geçmişte bilindiği
şekliyle Kore) Dr. Kombu’nun iksir niteliğinde özel bir çayı olduğu duyumu ile Dr.
Kombu, davet edilir. In-giyō’nun ölüm döşeğindeyken mucizevi bir şekilde iyileşmesi
sonucu bu çay, ‘ölümsüzlük iksiri’ olarak adlandırılır. Dr.Kombu’nun çayı olarak
‘Kombu-cha’ ismi bu teoriden geliyor olabilir.
Seçkin Japon savaşçıların, samurayların da ek enerji ve dayanıklılık sağladığı için
savaşa girdiklerinde mataralarında fermente çay taşıdıkları bilinmektedir.
Bir diğer teoriye göre Kombu Çayının Tarihi Türk toplumlarıyla da kesişmektedir.
Kombucha’nın İpek Yolu üzerinden geldiği, M.S.1200’de Asya nın çoğunu
fethederken Cengizhan ve ordularının enerji vermesi, bağışıklığı desteklemesi
amacıyla Kombucha içtiği söyleniyor.
fdfd
Rusya'da ise; 2.Dünya Savaşı'nın kilit isimlerinden Joseph Stalin, daha uzun bir
yaşamın yanıtlarını ararken ayrıca ülke çapında hızla yayılan kansere de çare
bulmak için doktor ve bilim insanlarından oluşan ekiplerinden araştırma yapmalarını
istemiştir. Bu araştırmalar sırasında kombucha'ya rastlamışlardır. Doktor ekipleri,
çevrelerinin toksisitesine rağmen, sakinleri arasında kanser görülme sıklığının
nispeten düşük olduğu 2 kasabayı fark ettiler. Bu kasabada evde Kombucha
mayaladığını ve sakinlerin de içeceğin sağlıklı olduğuna inandıklarını öğrendiler.
Kombucha, İpek Yolu üzerinden Japonya’ya, Rusya’ya, oradan Avrupa’ya ve
ardından da Amerika’ya ve daha sonra tüm dünyaya yayılmıştır.
Geçmişten bugüne Kombucha’nın, daha iyi sağlık, enerji ve uzun ömür arayışında
olan liderler, kraliyet ailesi ve seçkinlerin tercihi olmuş bir içecekken, artık tüm
Dünya’da hazır içeceklere en sağlıklı alternatif olarak sunulan, popüler ve ulaşılabilir
bir içecek olmuştur.